Translate / Übersetzen / Traducir / 翻译

Nemrut Krater Gölü ...

Nemrut Krater Gölü kavşağının hemen dibindeki Tatvan Opet Otel'de 5 saatlik güzel bir uyku sonrası 08:00'de kalkıp yulaflı müsli, öğütülmüş buğday - arpa - üzüm kurusu, hurma, pekmez ve sıcak su karışımı olan, gün boyu tok tutup enerji veren sağlıklı kahvaltımı koyu bir sade filtre kahve eşliğinde yaptım.

Toparlandıktan sonra 09:00 gibi 1700'lerden Nemrut Kraterine tırmanmaya başladım. Kraterin Tatvan tarafındaki 2500'lerdeki güney sırtlarına kadar kıvrıla kıvrıla tırmanıp Van Gölü ve Tatvan'ın çiçekli panaromik fotoğraflarını çektim.




Bohemian Rhapsody

Krater gölüne çıkan yolda arabamın camlarını ve CD çaların sesini sonuna dek açarak Queen'in Bohemian Rhapsody'sini Freddie Mercury'e eşlik ederek bağıra bağıra ve gözlerimden yaşlar gelerek söyledim. 

Ruhu huzur bulsun, şöyle diyor Sevgili Freddie, rock opera tarzında olmasının yanında içinde her müzik türünden bir parça olan, hayatını sembolik şekilde anlattığı, benim en sevdiğim şarkısı Bohemya Rapsodisinde:

Is this the real life? 
Is this just fantasy? 
Caught in a landside 
No escape from reality 
Open your eyes 
Look up to the skies and see 

I'm just a poor boy (Poor boy) 
I need no sympathy 
Because 
I'm easy come, easy go 
Little high, little low 
Any way the wind blows 
Doesn't really matter to me 
To me...

Mama, just killed a man 
Put a gun against his head 
Pulled my trigger, now he's dead 
Mama, life had just begun 
But now I've gone and thrown it all away.

Mama, ooh, ooh, ooh...
Didn't mean to make you cry 
If Im not back again this time tomorrow
Carry on, carry on 
As if nothing really matters.

Too late, my time has come 
Sends shivers down my spine 
Body's aching all the time.

Goodbye everybody, I've got to go 
Gotta leave it all behind and face the truth 

Mama, ooh, ooh, ooh...
I don't wanna die 
I sometimes wish I'd never been born at all...

I see a little silhouette of a man
Scaramouch, Scaramouch will you do the Fandango? 
Thunderbolt and lightning, very, very frightening me 
Galileo (Galileo) 
Galileo (Galileo) 
Galileo, Figaro... (Magnifico) 

I'm just a poor boy, nobody loves me 
He's just a poor boy from a poor family
Save him his life from this monstrosity
Easy come, easy go, will you let me go?

Bismillah, no, we will not let you go (Let him go) 
Bismillah, we will not let you go (Let him go) 
Bismillah, we will not let you go (Let me go) 
Will not let you go (Let me go ) 
Will not let you go, let me go (Ah, ah, ah, ah) 
No, no, no, no, no, no, no...

Oh mama mia, mama mia 
Mama mia, let me go 
Beelzebub has a devil put aside 
For me, for me, for me...
 
So you think you can stop me and spit my eye? 
So you think you can love me and leave me to die? 
Oh baby, can't do this to me baby 
Just gotta get out, just gotta get right out of here.

Nothing really matters 
Anyone can see 
Nothing really matters 
Nothing really matters to me...
Ooh, ooh, ooh 
Any way the wind blows.


Kaba bir tercüme ile şöyle demiş Freddie, ölmeden önce yazdığı, hayatını sembolik olarak tasvir eden, gelmiş geçmiş en iyi şarkı diye düşündüğüm şahaserinde:

Bu gerçek hayat mı?
Yoksa sadece bir hayal mi?
Heyelana yakalandım
Gerçeklikten kaçış yok
Gözlerini aç
Gökyüzüne bak ve gör.

Ben zavallı bir çocuğum
Sempatiye ihtiyacım yok
Çünkü ben haydan geldim, huya giderim.
Biraz yukarı, biraz aşağı
Rüzgar ne yönden eserse essin mühim değil, benim için.
Benim için...

Anne, az önce bir adamı öldürdüm
Kafasına bir silah dayadım
Tetiğimi çektim, ve o şimdi ölü.
Anne, hayat daha yeni başlamıştı.
Ama gidip her şeyi mahvettim.

Anne ooh, ooh, ooh...
Seni ağlatmak istemedim
Eğer yarın bu vakit dönmüş olmazsam
Devam et, devam et hiçbir şey önemli değilmiş gibi.

Çok geç, benim vaktim geldi.
Beni omurgamdan sarsar.
Durmadan ağrır tüm bedenim
Hoşçakalın millet, gitmeliyim
Hepinizi geride bırakmak zorundayım
Ve gerçekle yüzleşmem gerek.

Mama ooh, ooh, ooh...
Ben ölmek istemiyorum
Bazen hiç doğmamış olmayı diliyorum.

Bir adam silüeti görüyorum
Korkak soytarı Scaramouche, 
Fandango dansı yapacak mısın
Yıldırım ve şimşekler beni çok korkutuyor
Galileo, Galileo
Galileo, Galileo
Galileo Figaro...

Asilzadem, ben zavallı biriyim
Ve kimse beni sevmez
O gariban bir ailenin zavallı çocuğu
Bu çirkinlikten ayırın onun hayatını.

Haydan gelen huya gider
Beni bırakacak mısın
Bismillah! 
Hayır, gitmene izin vermeyeceğiz, bırak gitsin
Bismillah! 
Gitmene izin vermeyeceğiz, bırak gitsin
Bismillah! 
Gitmene izin vermeyeceğiz, bırak gideyim
Gitmene izin vermeyeceğim, bırak gideyim
Gitmene izin vermeyeceğim, bırak gideyim.

Hayır Hayır, Hayır hayır
Hayır Hayır Hayır...
Tanrım, aman tanrım bırak gideyim
Şeytan, bir iblisini bana ayırdı benim için, benim için...
Demek beni taşlayıp
Gözüme tükürebileceğini düşünüyorsun.

Demek beni önce sevip
Sonra ölüme terk edebileceğini düşünüyorsun.
Oh bebeğim, bunu bana yapamazsın
Buradan çıkıp gitmek zorundayım
Sadece buradan çıkmalıyım.

Hiçbir şey önemli değil
Herkes anlayabilir
Hiçbir şey gerçekten önemli değil
Benim için hiçbir şey önemli değil
Rüzgar ne yönden eserse essin...

Youtube'da 1.6 küsur milyar kez izlenip dinlenmiş bu ölümsüz parçayı gelin Queen'in resmi hesabındaki kaydından dinleyelim:


Freddie Mercury
(1946-1991)


Nemrut Krater Gölü

Van Gölü tarafındaki sırtı aşıp krater gölünü gören iç kısıma geldiğimde, yolun göl tarafına park etmiş pikap üstü kırmızı bir karavan gördüm. 

Bir çift, göl manzaralı güzel bir noktada karavana çevirdikleri pikaplarını park etmiş, kamp koltuklarına oturmuş kahve içiyorlardı. Arabayı yanlarında durdurup merhabalaştık. Sonra, siz de park edip gelin diyerek kahveye davet ettiler. Köyceğiz'den Halil Bey ve Ebru Hanım. Tanışıp güzel bir sohbet ettik seyahatten, hayattan, gezi planlarından.


Kars veya Hopa'dan Gürcistan'a geçip Tiflis'e gitmek istiyorlarmış. Gürcistan'a geçerlerse mutlaka kuzeye, Kaf Dağlarındaki kuleleriyle ünlü dağlık, doğa harikası Svaneti bölgesine gitmelerini önerdim. Gürcistan hakkında konuştuk. Alternatif olarak Doğu Beyazıt'tan İran'a geçebileceklerini, Tebriz ve Erdebili görüp Astara kapısından Azerbaycan'a oradan da Tiflis'e geçebileceklerini söyledim ama bildiğim kadarıyla pandemi nedeniyle Azerbaycan kara sınırları uzun süredir kapalıydı, açıldı mı bilmiyorum. Pasaportlarını yanlarına almadıklarını söylediler. Gürcistan'a ise kimlik ile girilebiliyor.

İki de köpekleri, daha doğrusu kendi ifadeleriyle çocukları var Halil Bey ve Ebru Hanımın. Fotoğraf çekilip telefonlarımızı paylaşarak vedalaştık ve aksi istikamette yolumuza devam ettik. Ben Krater Gölüne inerken, onlar Tatvan'a inip Van'ı atlayarak gölün kuzeyinden Ahlat, Erciş, Muradiye üzerinden Doğubeyazıt, Kars yönüne direksiyon kırdılar. Yolları açık, kazasız, belasız, her şey gönüllerince olsun...

Bu arada, krater olması itibarı ile volkanik formasyonlu obsidiyen kristal karışımı parıldayan siyah taşlar dikkatimi çekti. Birkaç ilginç örnek topladım. Tamamen siyah cam gibi keskin obsidiyenlerden aradı gözüm ama şimdilik bulamadım. Arayıp bulacağım, mutlaka vardır. Volkan olur da taş devri ve neolitik devirde kesici alet olarak kullanılan obsidiyen olmaz mı?

Bulacağım dedim ya, buldum. Saf siyah, cam gibi keskin obsidiyenlerden de buldum. İşte o pırıl pırıl parlayan volkanik Obsidiyen taşlar:

 

Bu noktadan, Büyük Krater Gölünün güzel manzarasının cazibesi ile birkaç fotoğrafını aldım.






Biraz aşağıda, eğilmiş ve konsantre olmuş şekilde çeşit çeşit çiçeklerin fotoğraflarını çekerken bir araba durdu ve iki küçük çocuklu gençten bir aile yanıma geldi. Kolay gelsin, akademisyen misiniz diye sordu beyefendi. Ben de başımı kaldırıp, eşim ve oğlum akademisyen ama ne yazık ki ben değilim, doğa ve tarihe meraklı emekli bir mühendisim dedim. 

            

            

            

            

            

            

            

 

Yusuf Bey, avukatmış. Tatvan'da on yıl görev yaptıktan sonra İstanbul'a taşınmışlar ama buraları, bilhassa Krater Gölünü, gölde piknik ve kamp yapmayı çok özlüyorlarmış. Gezmek ve özlemlerini gidermek için gelmişler. Mümkünse bir gece kalın burada, gündönümlerini yaşayın, ayıları yavruları ile birlikte görün diye tavsiyede bulundu. Ben de gece kalanlar olursa kalmak isterim dedim ve vedalaşarak ayrıldılar.

Yolun sonunda Büyük Krater Gölünün yanındaki salaş kafede genç Gürkan ve daha sonra gelen babası Niyazi ile tanıştım. Daha sonra da dedesi Musa ve küçük göldeki kafeyi işleten amcası Fevzi... Tatvanlılar. Uzun yıllardır buradaki ahşaptan çardaktaki çay ocaklarını işletiyorlarmış. Eskiden gölde gezi yaptırdıkları tekneleri de varmış ama vali bey kaldırmış. Güzel iş yaparlarmış ama artık o günler geride kalmış. Hele şimdi, artan yakıt fiyatları nedeniyle gelen giden iyice azalmış.

Gürkan Meslek Lisesi İnfaz Koruma Adalet Bölümünde okuyan, 17 yaşında pırıl pırıl akıllı bir genç. İmam Hatiplilerin yurdunda kalıyormuş. Mevcut iktidar ve sistemin gelecekle ilgili hayallerini çaldığını söyleyerek, umudum kalmadı abi dedi. Haklısın ama geleceğe dair ümidini güçlü tut, senin gibi gençler oldukça bu ülkenin sırtı yere gelmez dedim. Uzun uzun konuştuk; yaradılıştan, yaradandan, dinler ve peygamberlerden. Dinlemesini bilen, düşüncelerini berrak bir şekilde ifade eden bir genç Gürkan. Sohbetimizden büyük keyif aldım.

Gece burada kalıyormuş. Büyük göle çok ayı geldiğinden ve ıssız olduğundan amcasının yanına küçük göle gidiyormuş kalmak için. Ben de burada geceleyip Nemrut Kraterinde gündönümlerini yaşamaya, yıldızları yorgan yaparak yatmaya karar verdim. Gürkan ile ayrıca, sabah 04:00'de kalkıp, Krater, Nazik ve Van olmak üzere üç gölü gören, Nemrut'un 2750 metredeki zirvesine çıkacağız. Oradan da stabilize kestirme yoldan Ahlat'a geçeceğim.

Nemrut Kraterinde iki göl oluşmuş; biri küçük, diğeri ise büyük. Büyük Kaldera Gölleri denilen krater göllerinden olan Nemrut Krater gölü büyüklük açısından 12.36 km kare ile dünyanın ikinci büyük krater gölü imiş. 

Yarımay görünümündeki bu tatlı su krater gölünün en derin yeri 175 metreymiş. Suyu ise renksiz, kokusuz ve içme suyu lezzetindeymiş. Yalnız çevre köylerde yapılan sondajlar nedeniyle gölün suyu son 5-6 yılda 10-15 metre çekilip azalmış, azalmaya da devam ediyormuş. Kontrol ve yaptırım ise maalesef yok...

Gürkan'a akşam birşeyler yer içer sohbet ederiz, ben şimdi biraz yürüyüş yapıp keşfe çıkayım gölün etrafında dedim. Akşamları burası ıssız oluyor, küçük Krater Gölünün oradaki kafeyi işleten amcamın orada kalıyorum, siz de oraya gelin dedi. Tamamdır dedim ve yürüyüşüme başladım 16:00 gibi.

Tekrar Yusuf Beylere rastladım patikada. Dönüyorlardı. Merhabalaştık. Gece kalmaya karar verdiğimi söyledim. Ayılara bizden selam söyleyin dediler. Birisi kucakta iki küçük kız çocuklarına yiyecek birşeyler vermek istedim. Sırt çantamdan bisküvi ve olips şeker çıkarıp herbirine ikram ettim. İsmimi not ettiler, bloğumu takip etmek istediklerini belirterek. Tekrar, sanırım bu kez son defa vedalaştık ve aksi yönlerde yüyüyüp ayrıldık...

İlerilerde Vanlı Ferman, Bingöllü Hüseyin ve Bitlisli Mehmet ile karşılaştım. Semaverde çay demlemişler, bana da ikram ettiler. Iğdır Öğretmen Lisesinden 16 yıllık arkadaşmışlar. İlimden, bilimden, enerjiden, dinlerden, vicdandan, iyi insan olmaktan vb. oluşan uzunca ve keyifli bir sohbet ettik. Sonra semaver vb eşyaları toplayıp hep beraber kafeye Gürkan'ın olduğu yerdeki araçlarına döndük. Vedalaşarak ayrıldık.

Gürkan ile biraz daha kaldıktan sonra küçük göle amcası Fevzi'nin yanına gittik. Fevzi gençten konuşkan, hiper bir arkadaş. Kavurmalı menemen hazırladı. Yufka ekmeği, yoğurt ile afiyetle yedik. Arabadan, memleketimin iyi şalgam sularından Küp'ün 1.5 litrelik kırmızısını açtım. Mangalı yakıp çardakta, odun ateşinin dibinde keyiflice içtik.


11:30 gibi yattım. Hemen uyumuşum. Birden bir sarsılma ve gürültü ile uyandım. Araba resmen sarsılıyordu. Uyku sersemi, her ne veya kimse uyarıp kaçırmak amacıyla hemen cama ve kaportaya vurdum. Sonra da toparlanıp botumu giyerek arabadan çıktım. Akşam var olan yarımay yeni batmış gibiydi fakat herşeyin rahatça seçileceği bir alacakaranlık vardı. 

Birden o yaramazı gördüm, yanında da yavrusu. İrice bir ayıydı. Şöyle bir bana baktı, dolanıp pati pati büyük göle doğru uzaklaştı yavrusu ile. Ben de uğurlar ola ayı kardeşler diye seslenip el salladım ve hemen yattım. Sabah kalktığımda ilk iş arabayı kontrol etmek oldu, kaportaya vb zarar vermişler mi diye. Sol arka kapının ve bagaj kapağının üzerinde kocaman pati izleri vardı ama herhangi bir çizik göçük yoktu. Pati izlerini fotoğrafladım hatıra olarak kalsın diye. Gezi boyunca da silmeyeceğim o izleri. Kalabildiği kadar kalsın ayı Yogi ve Bobo kardeşlerin izleri...



~©~

Yorum Gönder

8 Yorumlar

  1. Keyifli gezini keyifle izliyorum.Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. İzlemeye devam lütfen. Ahlat'ta selamlar...

      Sil
  2. Gidip göremediğimiz güzellikleri resimleyip yazarak paylaştığın için teşekkür ederim. Selam ve sağlık dileklerimi gönderiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Hüdo Arkadaş. Eksik olma. Sağlıcakla, doğa, akıl ve bilim ile, huzurla...

      Sil
  3. Yine dopdulu bir zaman dilimi gecirmissin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Hayat dopdolu. Anın kıymetini bilip yaşamak lazım anlar tükenmeden...🙏

      Sil