Translate / Übersetzen / Traducir / 翻译

Sandras Beyağaç Topuklu Yaylası Gökyüzü Gözlem Etkinliği ...

© Murat Yılmaz

DOSEV Denizli Doğa Severler Derneği'nin kurucu lideri Can Kardeşim Ümit Şıracı'nın sevgili eşi Ebru Hanımın bilgi vermesi ile Haziran sonu gibi haberim oldu; Denizli - Muğla sınırındaki kadim Sandras Dağında, Denizli'nin en küçük ilçesi olan Beyağaç'ın 20 küsur km güneyindeki yaklaşık 1700 rakımlı Topuklu yaylasında 13-16 Temmuz'da yapılacak olan Sandras Beyağaç Topuklu Yaylası Gökyüzü Gözlem etkinliğinden.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi Bölüm Başkanlığı görevinden emekli Prof. Dr. Ethem Derman'ın liderliğindeki akademisyen, gökbilimci, eğitimci, gökyüzü ve derin uzay fotoğrafçılarının koordinasyonu ve Beyağaç Belediyesi, Kalebey Yerel Eylem Grubu Derneği, Beyağaç Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi, Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA), Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) ve Pamukkale Üniversitesinin işbirliği ile gerçekleştirilen bu güzel etkinliğe katılma kararını hemencecik verdim.

Gün geldi; çadır, şişme yatak, uyku tulumu vb. kamp hazırlıklarımızı yaparak 13 Temmuz Perşembe sabahı erkenden yola çıktık, Menderes Yolu projesinde birlikte çalıştığımız MENDOSK Menderes Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünden arkadaşım Beyda Turhan ile, Denizli'ye yaklaşık 120 küsur km mesafedeki Beyağaç Topuklu Yaylası'na. Denizli DOSEV'den arkadaşlar da yola çıkıp bize daha sonra katıldılar.

Evden çıkar çıkmaz aklıma geldi, ata toprağı Karataş Köyü'ndeki can dost Hüseyin Bıçak'a telefon edip sevgili eşi Şükran'a hazırlatmak; bizim şipit ekmek dediğimiz yufka ekmeklerinden. Hazırlatmak deyince, oklava ile 50-60 cm çapında ince açılmış hamurun odun ateşi üzerinde sacta pişirildikten sonra hemen yenmeyecek olan kısmının uzun süre dayanabilmesi için kurutulup saklanan bu şipit yufkalarının su serpilerek ıslatılması ile yapılan "ıslatma" veya "sulama" dediğimiz yumuşatılması işlemini kastediyorum.

Karataş'tan ıslatılmış şipit ekmeklerimizi aldıktan sonra Kızılcabölük Pınarlık Köyü'ndeki Halil'in taze peynirlerinden almadan olmaz diyerek Halil'in evine uğrayıp yeni doğmuş buzağılarını severken hazırlanan peynirimizi aldık ve direksiyonu Kızılcabölük, Tavas, Medet, Garipköy, Ulukent, Yukarıboğaz, Derinkuyu, Kozlar, Yeniçeşme, Geriçam üzerinden Beyağaç'a kırdık.

Büyükçe bir köy denilebilecek, 6 bin küsur nüfusu ile Baklan'dan sonra Denizli'nin en küçük ikinci ilçesi olan Beyağaç merkezdeki marketlerden birisine uğrayıp, günün erken saatlerinde olmamıza rağmen havanın sıcaklığı nedeniyle kurumsadığımızdan daha bir 20 küsur km daha gidecek olduğumuz Topuklu yolu üzerinde uygun bir yerde mola verip serinlemek için bir kutu dondurma ve 4 gün sürecek kampta yufka ekmeğine sarıp tatlı niyetine yemek için de tahin helva aldık.

Beyağaç merkezinden batıya doğru birkaç km gittikten sonra Karacaören yolu üzerinde fazla ilerlemeden kahverengi "Topuklu Yaylası 20", "Kartal Gölü 26" levhasını görüp sola güneye saparak Akçay Deresi köprüsünün hemen yanındaki Hanay Evlerinden Topuklu'ya doğru ilerlerken, hah işte burada mola verebiliriz dediğimiz, büyük sarı topak çiçeklerle örtülü Yumaklı Yaylası'nda nefeslenip buz gibi dondurmamız ile serinleyerek dinlendik.


Yaylada öbek öbek bulunan ve mavi gökyüzü altında yeşil ağaçlar ile harika bir manzara sunan bu sarı çiçekli çalımsı topak bitkilerin birkaç kare fotosunu almadan edemedim doğrusu. Şahsen süpürge otuna benzettim ama emin olamadım bu bitkilere ne dendiğine. Yoldan geçen köylülere sordum ne diyorsunuz bu sarı çiçekli çalılara diye ama onlar da bilemedi !..


NOT: Üyesi olduğum Facebook'taki Ethem Hoca ile Gökyüzü Gözlem Etkinlikleri Grubunda Cem Diken (Kaptan Vandetta) arkadaşımız bu bitkinin Çivit Çiçeği olabileceğini belirtmiş. Kendisine teşekkür ediyorum. Internet'ten araştırıp inceledim; Çivit Otu olarak bilinen, turpgiller familyasından Isatis tinctoria bilimsel adlı bu sarı çiçekli bitkiden "çivit mavisi" olarak bilinen boya elde ediliyor, tıptan gıda ve boya sanayisine birçok farklı amaçla kullanılıyormuş. Tıbbın Babası olarak bilinen Hipoktat’ın hastalıklar için sıkça yararlandığı bitkilerdenmiş. Sadece ilaç yapımında değil, hamur mayalamada, peynir ve alkol yapımında, hatta çamaşır yıkamada da çivit otundan faydalanılmış. Düşmanı korkutmak ve püskürtmek için çivit otu ile tarihte askerlerin mavi renge boyandığı da olmuş... Detaylı bilgi için:

https://bilgihanem.com/civit-otu-nedir-nasil-kullanilir/

Yumaklı Yaylasındaki dondurma molasından sonra Kartal Gölü (6 km) sapağını geçerek Gökçeova Göleti ve Ağla sonrası Köyceğiz'e (46 km) devam eden asfalttan sağa sapıp stabilize toprak yolda birkaç km devam ederek 3 gece 4 gün gökyüzü gözlemi eşliğinde kamp yapacağımız Topuklu Yaylası'na vardık.


İlk işimiz girişteki kulübede bulunan görevlilere kaydımızı yaptırıp geceleri ışık kirliliği yaparak teleskop ve kamera çalışmalarına zarar vermemek için kafa lambası ve fenerlerimizi kaplamak üzere kırmızı şeffaf kaplamalardan aldıktan sonra dört çeker kara panteri park ederek çadır kurabileceğimiz uygun bir yer aramak oldu. Öyle bir yer olmalıydı ki zemini taş, çalı, diken, vb. şeylerden arınmış, hem araçta, hem de çadırda eğimden dolayı yuvarlanmadan rahatça yatılabilecek düzlükte ve temiz. Yayla çevresini dolanan yolda bir tur attıktan sonra şimdiden dolmuş görünen yaylada, hemen yanında buz gibi suyu sürekli akan bir çeşme ve biraz ilerisinde portatif wc bulunan, asırlık çamlar altında kafamıza ve gönlümüze uyan güzel bir boşluğa el koyup araç ve çadırımızla boşluğu doldurduk. 


Beyağaç Topuklu Yaylası, Denizli - Muğla il sınırındaki kadim Sandras Dağında, bin küsur yıllık heybetli anıt ağaçları, tertemiz serin havası, soğuk ve kaliteli içme suyu kaynakları, çeşme, duş, wc, ahşap kamelya ve bungalov imkanları ile piknik ve kamp için uygun cennetten bir köşe. 


Yaylanın batısındaki tepelerden Gökova Körfezini ve günbatımını izlemek çok keyifli. Beyağaç Belediyesi tarafından altyapı çalışmaları tamamlanmış yaylada her yıl Haziran ayında yağlı güreş, halk konserleri ve çeşitli gösterileri içeren şenlikler yapılmaktaymış.

Bin küsur yıllık anıt karaçam ağaçları, endemik çiçekleri ve şarıl şarıl akan buz gibi kar suları ile meşhur Kartal Gölü, kışın karlı buzlu, baharda sulu, yazları ise kuruyan müthiş güzellikteki Karagöl ve 700 küsur yıldır her Ağustosun son Çarşamba-Perşembesi Eren Günü Şenliklerinin kutlandığı, Eren Dede yatırının bulunduğu Çiçekbaba Zirvesi ise Topuklu'ya oldukça yakın mesafede.

Kamp yerimizi tayin edip düzenledikten sonra yaylayı ve etkinlik alanını daha iyi tanımak için bir keşif yürüyüşüne çıktık. Genel programın dışında çocuklar için ayrıca özel bir program hazırlanmış olan etkinliğe katılan aileler ve bilhassa çocukların çokluğu bizi çok ama çok mutlu etti doğrusu.

Normal programın dışında, Atatürk'ümüzüm ifadesi ile geleceğimizin gülü, yıldızı ve ikbal ışığı olan çocuklara, balalarımıza özel ayrı bir etkinlik programı vardı. Ne kadar güzel değil mi? 

Çocuklarla tek tek ilgilenen, onların sevgilisi olduğu her şekilde belli olan Ethem Derman Hoca ile tanışmak ve sohbet etmek ise ayrı bir onur ve keyif idi.

Çocuklara yönelik olarak yaylaya kurulan atölyelerde etkinlik boyunca eğlenceli çalışmalar ve yarışmalar düzenlendi, teleskop vb. teşvik edici ödüller verildi. 

Gönüllü ekiplerce alana kurulan çadır planetaryumda uzay konulu eğlendirici fakat özünde bilgilendirici gösterimler yapıldı.


"Beyağaç Topuklu Hatırası" önünde katılımcılar ile toplu bir fotoğraf çekimi gerçekleşti. Garanti olsun diye ben de bir özçekim aldım ;)

Bu da teleskopların bulunduğu açık alandaki gece etkinliğinde, arkamızda Samanyolu'nun yüzmilyarlarca yıldızı, nebulaları ve karadeliği ;) altında çekilen, yüzüm görünsün diye düşmeden ayak parmaklarım üzerinde yükselmeye çalıştığım toplu fotoğraf. "Ben neredeyim?" sorusu ise Amerikan televizyonlarında 1955'de yayınlanan bir bilgi yarışmasının en son ve en zor sorusunda olduğu gibi "64 bin dolarlık bir soru" :))

Murat Yılmaz arkadaşımıza teşekkürlerimiz ile...

Denizli'den Yunus, Özcan, Kadir arkadaşlarımız ve sevgili eşleri de katıldı bize ve hemen yanımıza kamp kurdular. Daha sonra da DOSEV'den Ali Osman Cancan ve diğer arkadaşlar geldiler ve bizim taraf tamamen dolduğu için bize uzak, girişe yakın bir noktada çadırlarını kurdular. Paylaşım ve sohbet dolu keyifli zaman geçirdik doğa yürüyüşlerinden tanıştığımız doğa sever dostlarla. 

Daha önce belirttiğim üzere etkinlik içinde gündüz ışıktan etkilenmemek için perdelerle örtülmüş kapalı bir mekanda, gece de galaksi ve yıldızların sizi çarşaf gibi örttüğü açık ortamda birçok farklı ve bilgilendirici eğitim semineri, sunum ve sohbet organize edilmişti.

Astronomi bilimi, ışık kirliliği ve ışık kirliliği ile mücadele, uluslararası karanlık gökyüzü parkları, astro turizm, gökyüzü ve derin uzay fotoğrafçılığı, doğa felsefesi, gökyüzü mitolojisi, vb. konulardaki sunumların hemen hepsine katılmaya özen gösterdik. Her birinden ayrı bilgilenerek yararlandık ve büyük keyif aldık.



Geceleri 21:30 sonrası, farklı büyüklük ve tipte onlarca teleskobun  bulunduğu açık alanda, konusunda uzman gökbilimci ve derin uzay ile ilgilenen astrofotoğrafçılar eşliğinde teleskoplar ile yaptığımız galaksi, yıldız, gezegen, uydu ve nebulalar gibi derin uzay gözlemleri, bilgilendirmeler ve sohbetler oldukça ufuk açıcı ve keyifliydi. 

Neler öğrenmedim ki ve şöyle böyle bildiklerimdeki boşlukları doldurup pekiştirmedim ki bu sohbetlerde... 50 küsur yıldır yanlış bildiğimiz bazı şeylerin doğrusunu da öğrenme şansım oldu 60 küsur yaşımda.

Örneğin;

• Karadeliklerin "galaksilerin mezarlığı" olduğunu, galaksilerin içinde bulunan ölmekte olan dev yıldızların müthiş büyük kütlesinin çekimi ile çekirdeğine doğru tek bir hidrojen atomu oluncaya dek küçülerek yok olup karadeliği oluşturduğunu ve sonradan bu şekilde ölüp yok olan yıldızların bu karadeliğe çekildiklerini. Bu durum aklıma şu soru ve olasılığı getirdi doğrusu: 

Kara deliğe çekilen bu tekil atoma dönüşmüş ölmüş dev yıldızlar acaba karadeliklerin bilinmez derinliğinde evrenin oluşumundakine benzer bir big-bang ile başka paralel evrenler oluşturuyor olabilir mi ?.. 🤔

Nebula yani Bulutsuların süpernova olarak ölen yıldızların açığa çıkardığı dev gaz ve toz bulutları olduğunu, bazı bulutsuların da yeni yıldızların oluştuğu bölgelerde bulunduğunu, böyle olanlara “yıldız oluşum yerleri” adı verildiğini, özetle; nebulaların aynı zamanda yıldızların hem doğumhanesi, hem de morgu olduğunu.

Süpernovaların enerjisi biten ve ömürlerinin sonuna gelen büyük yıldızların patlaması sonrası açığa çıkan ve parlaklığı güneşin yüz milyon katına çıkabilen gaz ve toz bulutu oluşumu olduğunu.

• Bünyesindeki trilyonlarca galaksi (gökada) içindeki yüzmilyarlarca yıldız, gezegen, uydu, nebula (bulutsu), gaz/toz bulutları, meteor ve karadelik ile sürekli genişleyen evrenin büyüklüğünün tam olarak kestirilemediğini, binlerce, milyonlarca ışık yılı uzaklıkta bulunan yıldızların ışıklarının bize ışık hızı (saniyede ~300 bin, saatte 1.08 milyar km) ile binlerce, milyonlarca yılda geldiğini, dolayısı ile şimdi belki de ölmüş ve yokolmuş olan o yıldızların milyonlarca yıl önceki halini gördüğümüzü.

• İlkokulda bize Küçük Ayı olarak gösterilip öğretilen takım yıldızının aslında Ülker Takım Yıldızı olduğunu. Büyük Ayı'nın kepçesinin ucundan beş yıldız aralığı mesafe doğuya doğru gidilerek bulunan parlak yıldızın Kuzey Yıldızı olduğunu ve Kuzey Yıldızının ise Küçük Ayının kepçesinin ucunu oluşturduğunu...

• Daha neler neler; maydanozlu köfteler, Ay'lı Dünyalar, Io'lu Jüpiterler, Titan'lı Satürnler...  ;)

Bu arada, 60'lardaki ilkokul yıllarımdan beri uzun yıllar Güneş Sisteminin Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüton olmak üzere 9 gezegeni olduğunu biliyorduk, taaa ki 2006'da, Avustralya kıtası kadar büyüklüğü olan Plüton'un gezegen olmak için sonradan belirlenen 3 kritere uymadığı için afaroz edilerek cüce gezegen ilan edilip gezegen sayısı 8'e düşene kadar. Diğer taraftan, 1930'da keşfedildiğinde, Plüton'a Yunan mitolojisindeki karşılığı Hades olan, Roma yeraltı tanrısı Pluto'nun adı verildiğinden, karanlığı ve ölümü temsil ettiği düşünüldüğü için afaroz edilmiş olmasın diye de düşünmüyor değilim hani ;) Bu arada, soluk mavi Dünyamız ve Uranüs hariç tüm gezegenlere mitolojik Roma tanrılarının isimlerinin yakıştırıldığını biliyoruz değil mi?

Hayatta üzüldüğüm az şeylerdendir doğrusu Plüton'un takımdan atılması. Keşkeleri sevmem ama keşke dışlanıp afaroz edilmeseymiş zavallı minik Plütoncuk. Kimbilir nerede, ne yapıyordur şimdi, güneş sisteminin en dışında uzaklarda, yalnız başına :((


Cep telefonumun pro özelliği ile 1250 ISO/ASA'da tripod kullanmadan titretmemeye çalışarak 30 saniye pozlama ile çektiğim yukarıdaki fotoda içinde güneş sistemimizin ve güneşimiz gibi yüzmilyarlarca yıldızın bulunduğu, ağaçların üzerinden tüter gibi görünen ve gökyüzünü bir taç gibi kaplayan Samanyolu (Milky Way) galaksimizi görüyoruz. Görebiliyoruz değil mi ?.. 🤔 Göremiyorsanız lütfen ışıkları söndürüp karanlık bir yere gidip bakınız ;(


Yine kendi çektiğim karede, uydu çanağının ucundaki LNB'nin sol tarafında Ülker Takım Yıldızı'nı, sağında ise parlak Jüpiter'i görebilirsiniz.


Bu karede ise kadrajın üst ortasında bulunan orta parlaklıktaki Satürn gezegenini fotoğraflamaya çalıştım. Halkaları görünmüyor tabii ki. Dönmekten yorulup mola vermişler :))

Güneş sistemimizin mücevheri Satürn, ülkemizde Satürn'ü şu ana kadar en iyi çeken kişi olduğu söylenen Burak Yeşilmen'in aynalı teleskobuyla çektiği karede ise şöyle görünüyor. Heyecan verici derecede muhteşem değil mi?

Satürn (© Burak Yeşilmen)

Bu da sabaha karşı kuzey doğudan gibi doğmaya başlayan güzeller güzeli tanrıça Selene'nin evi, uydumuz Ay. Gökyüzü fotoğrafçılığını o gece orada öğrenmeye başlayan bir acemiden bu kadar. Affola...

Bu arada, içinde yaklaşık bir trilyon yıldız olduğu düşünülen, Samanyolu galaksimize 2.54 milyon ışık yılı uzaklık ile en yakın ve dünyadan çıplak gözle görülebilen en uzak gök cismi olan sarmal yapıdaki Andromeda galaksisinin fotoğrafını zengin donanımı ile çekmeye çalışan, derin uzay fotoğrafçılığına emekliliği sonrası merak sarmış, 17 yıldır Marmaris'te yaşayan asker emeklisi İskoçyalı Douglas ile tanışıp sohbet ettik.



Douglas, bana ayrıca cep telefonundan daha önce çekmiş olduğu, Samanyolu galaksisinin içinde bulunan, dünyadan yaklaşık 5200 ışık yılı uzaklıkta ve 130 ışık yılı çapındaki Rozet Nebulası'nın fotoğrafını da gösterdi. 

Ortasındaki parlak mavi noktalar gibi görünen genç mavi yıldızlar, yıldız olmaya çalışan mavi bulutumsular ve etrafında bulunan kırmızı bulutumsu halka içindeki ölmekte olan yaşlı yıldızlar ile muhteşem bir yaşam kokteyli bu Rozet Nebulası.

Gündüz ise özel filtreler takılmış teleskoplar ile güneşi, güneşte bulunan lekeleri ve güneş fırtınalarını gözlemledik. Güneşteki lekeleri ve fırtınaları çıplak göz ile görebilmek müthiş heyecanlı ve güzeldi.


Teleskobun merceğine telefonumun kamerasını dayayarak çekmeye çalıştığım aşağıdaki karelerde güneş lekeleri birazcık olsa görülebiliyor (mu acaba?)...

    

Topuklu Yaylasının "Uluslararası Karanlık Gökyüzü Parkı" statüsü alabilmesi için iki yıldan bu yana çalışmalar yapan Düzenleme Ekibi etkinliğe Uluslararası Karanlık Gökyüzü Parkları Komitesinin bir üyesi olan, ABD Teksas'tan Micheal Rymer'ı davet ederek alanda inceleme yapmasını sağlamış.

Michael yaptığı sunumda, sertifikalandırma süreci devam eden Topuklu'nun yerleşim yerlerine uzak ve etrafı tepelerle çevrili çanak biçimindeki konumu, ışık kirliliğini göstermeyen ışık değerleri, iyileştirilebilir altyapısı, yüksek katılım oranlarıyla başarılı şekilde yapılan gökyüzü gözlem etkinlikleri ile karanlık gökyüzü parkı olmaya çok yakın olduğunu, ilgili yetkililerin ve halkın desteğiyle bu statünün çok kısa bir sürede elde edilebileceğini ve Topuklu'nun Türkiye'nin ilk uluslararası karanlık gökyüzü parkı olması olasılığının yüksek olduğunu söyledi.

Birçoğu ışık kirliliğinin yüksek olduğu şehirlerden gelen katılımcılar ise gökyüzündeki bu kadar çok yıldızı ve Samanyolunu ilk defa burada gördüklerini, ışık kirliliği kavramını ve önemini burada daha iyi kavradıklarını belirterek bu tür etkinliklerin ülke çapında yaygınlaştırılması ile astronomi bilimi, astro turizm ve doğanın korunması anlamında farkındalık yaratılacağını ifade ettiler. 

Ülkemizde astronominin yaygınlaşması için çok büyük uğraş gösteren AstroBilgi ekibinin üyesi olan Prof. Dr. Ethem Derman, bahsini ettiğim üzere etkinlik boyunca her yaştan katılımcıyla yakından ilgilendi ve çeşitli bilimsel sunumlar ve sohbetler gerçekleştirdi.

Eminim ki başarıyla gerçekleştirilen bu etkinlik Beyağaç ve Topuklu Yaylası’nın ulusal ve uluslararası düzeyde bilinirliğinin artmasını sağlayacak, yöre halkının sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimini hızlandıracaktır. Her geçen yıl kapsamı geliştirilerek gerçekleştirilecek bu etkinlik Denizli, Beyağaç, Sandras ve Topuklu Yaylası'nın “Astro Turizm Destinasyonu” olarak tanınmasını sağlayacaktır.

Bu vesile ile bu güzel etkinliği düzenleyen, organizasyonun mümkün olduğu kadar aksamadan başarılı şekilde gerçekleşmesini sağlayan tüm kişi ve kuruluşlara ve ülkemizin birçok farklı noktasından ve yurtdışından gelen çoluk çocuk 2000'e yakın gökyüzü ve doğa sevdalısı katılımcıya sonsuz teşekkürlerimi bir borç biliyor, seneye Topuklu'da buluşmak dileği ile her şey gönüllerimizce olsun diyorum.

Diyorum, diyorum ama kendi amatör fotoğraflarımın yetersiz kalacağı inancıyla etkinlikte yer alan usta gökyüzü ve derin uzay fotoğrafçısı arkadaşlarımın izni ile çalışmalarından bir demet sunmadan da edemiyor, emek ve sabırları için kendilerine yürekten teşekkür ediyorum.

Etkinlik alanından 17 saniyede,
81 dakikalık hızlandırılmış görüntü (timelapse)...

Crescent Nebula ve Soap Bubble - NGC 6888
(© Onurcan Uyanık)

Etkinlik Alanı ve Samanyolu Galaksisi
(© M.N. Yapsu)

Ay (© ~ ademakif)

Samanyolu (© Aslı Doğan)

Kamp Yerinden (© Yücel Sevingül)

(© Aslı Doğan)

Abell 39 Planetary Nebula
(© Av. Murat Sana)

Kartal Gölünde Samanyolu
(© Yücel Sevingül)

Etkinlik Alanından (© M.N. Yapsu)

(© Şenol Borucuoğlu)

(© Tolga Kaplan)

400 fotonun birleşimi ile Topuklu'da gökyüzü
(© Adnan Bekcekaral)

Andromeda Galaksisi
(© Omar Mimari & Adem Akif)

(© Hatice Çevik)

(© Yücel Sevingül)

(© ~ prehistorik & Aybars)

Triangular / Üçgen Galaksisi - M33
(© Okan Doğu)


Crescent / Hilal Nebulası - NGC 6888
(© Volkan Övün)

Kartal Gölünde Samanyolu
(© Can Rıfat Turcan)

Spiral Galaksi, Deer Lick Group - NGC 7331
(© Av. Murat Sana)

Samanyolu (© Ertuğrul Divlecen)

Iris Nebulası - NGC 7023 (© Volkan Övün)

Andromeda (© Okan Doğu)

Pelikan Nebulası (© Mehmet Canlı)

(© Mehmet Canlı)

Kuzey Amerika Nebulası - NGC 7000
(© Ataberk Özsoy)










(© ~ Aydın)


Sol altta Ülker (Pleiades) ve Ay ...

Alandan gökyüzü panaroması
(© Murat Yılmaz)

Jupiter, Satürn ve uyduları...
(© Murat Yılmaz, 2022)

Hatice Çevik Turcan Hanım'ın Sony A7 RII kamera, Tamron 17mm lens, 2.8 diyafram, 16 sn pozlama ve ISO 3200'de üç saate yakın süre içinde ardarda çektiği 601 fotoğrafın birleştirilmesi ile oluşturduğu aşağıdaki videoda muhteşem Samanyolu'nu görüyoruz. 


Veee, Okan Doğu arkadaşımızın Celestron EdgeHD 8", Celestron AVX, Celestron x.7 Reducer, ZWO 294MC Pro, Optolong UV-IR ekipmanı ve Astro Pixel Processor, PS, Topaz, RC-Astro plugin ve Siril yazılımlarını kullanarak çektiği Girdap (Whirlpool) Galaksisi...

Whirlpool / Girdap Galaksisi
(© Okan Doğu)

Girdap Galaksisi deyince;

• Ethem Derman Hocamızın 15 Şubat 2018'de yazdığı "Sevişen Galaksiler" adlı yazısını,

• arkasından da Beyağaçlı bir bacının yerel üfürmeli çalgılardan olan "sipsi" ile Türk Halk Müziğinin üstatlarından, ruhu huzur bulsun, Denizli'li Özay Gönlüm'ün (1940-2000) Kütahya Şaphane'de geçen gerçek bir olaydan esinlenerek derlediği "Cemile'min Gezdiği Dağlar Meşeli" türküsünün nağmelerinden oluşan enstrümantal sipsi konserini

paylaşmadan olmaz diye düşündüm ve bloğumu bu güzel yazı ve acıklı türkünün nağmeleri ile bitirmek istedim.

Sağlıcakla, akıl, bilim ve doğa ile, sevgiyle, huzurla...🙏

~~~•~~~

Sevişen Galaksiler

Prof. Dr. Ethem Derman, 15 Şubat 2018

Bu fotoğrafı dün sevgililer gününde paylaşacaktım ama yoğundum olmadı. Aslında sevişen insanların günü olmaz, işte galaksiler de böyle. İnsan gözünden ırak, gitmişler 23 milyon IY uzaklığa nasılsa kimse görmez diye beraber olmuşlar. Bu galaksinin adı Girdap, eşinin adı ise NGC 5195. Aslında bunlar evlenmeden önceki adları, şimdi onları M51a ve M51b diye çağırıyor bilim insanları, yani aynı soyadını taşıyorlar.

Kızın sarmal kolları bu kadar güzel görülmesine neden eşi olduğu ileri sürülüyor. Bu küçük cüce galaksi güzelin arkasında iken 500-600 milyon yıl önce diskin içinden geçerek ön tarafa geliyor, 50-100 milyon önce de tekrar geri dönerek yine diskin içinden geçerek arka tarafa geçiyor, şu anda biraz arkasında. Bir güzeli tavlamak ona kendisini sevdirmek için erkeğin neler yaptığına bakın siz.

İşte bu etkileşimler sonucu güzelin sarmal kolları kendisini daha da cazip gösteriyor ve yine aynı etkileşimler bol miktarda yeni yıldızın doğumuna sahne oluyor. Büyük kütleli mavi yıldızların oluşunun sonucu olsa gerek son 24 yılda 3 süpernova patlaması gözlendi bu çiftte. Bu ne aşkmış diyebilirsiniz, birbirlerinden ayrılmıyorlar ve bir toz bulutu ile aralarında köprü kurmuşlar. Sevgilerimle…



Cemile'min Gezdiği Dağlar Meşeli



©


Yorum Gönder

6 Yorumlar

  1. Seninle ve muhteşem katılımclarla,Sandras Beyağaç Topuklu yaylasında gökyüzünü gözlemlemek büyük keyif oldu sevgili Sadık.Ah birde Cemilemin gezdiği dağları dinleyebilseydim...
    Çok güzeldi.Eline,yüreğine sağlık aziz kardeşim.❤️👋

    YanıtlaSil
  2. Düşüncelerimiz özünde aynı ve karşılıklı sevgili kardeşim. Yürekten teşekkürler...🙏

    YanıtlaSil
  3. Canım arkadaşım! Harika bir etkinlik olmuş, resmen göz kamaştırıcı! Gökyüzünün altında yıldızlarla dolu bir gece geçirmek, herkesin hayalini süsleyen bir deneyimdir. Eminim o anlarda yaşadığınız hisleri tarif etmek bile zor. Güneşteki lekeleri gözlemlemek ve güneş fırtınalarının etkilerini takip etmek de bir o kadar heyecan verici olsa gerek!

    Topuklu Yaylası’nın “Uluslararası Karanlık Gökyüzü Parkı” statüsüne ulaşma hedefi için büyük bir adım atmışsınız. Doğayı koruma ve astronomi bilimini yayma konusundaki çabanız, gerçekten örnek alınacak bir davranış.

    Sizin gibi harika insanlar sayesinde dünya daha güzel bir yer haline geliyor. Başarılarınızın ve dostluğumuzun daimi olması dileğiyle!
    Hakan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun ve nezaketin için teşekkürler Hakan'cığım...

      Etkinlik gerçekten farklı ve çok keyifli idi. Bilhassa geceleri bambaşkaydı. Sabah gün ışıyıncaya dek gözlemler ve sohbet devam etti. Katılımcılar gökyüzü ve doğa aşığı aydın kişilerdi. Çok şey öğrendik ve büyük keyif aldık.

      Önümüzdeki yıl program benim Özbekistan - Kazakistan - Kırgızistan turlarına denk gelmez umarım da birlikte gideriz. Olmazsa bir sonraki yıl... Ben sanırım abone olacağım bu Gökyüzü Gözlem etkinliklerine :))

      Gökova'da ve Datça'da görüşmek üzere sağlıcakla, akıl, bilim ve doğa ile, dostlukla, huzurla...🤗

      Sil
  4. Sevgili Sadık abi etkinlik linkini çok önceden önermene rağmen ancak izleme ve görme şansım oldu çok etkileyici akıcı ve doyumsuz güzellikte teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne derler; geç olsun ama güç olmasın ;)
      Beğenmene sevindim. Teşekkürlerimle, sağlıcakla, dostlukla...

      Sil