30 Haziran 1860'da Samuel Wilberforce adında sinirli bir rahip Oxford Üniversite Müzesinin kütüphanesinde sahneye çıktı. Savaşa hazırlanmıştı, Hristiyanlığın geleceği için...
Dünyanın yaklaşık altı bin yaşında olduğuna inanıyordu. Bu sayıya Kitab-ı Mukaddes'teki soyağacını takip ederek Tanrı'nın dünyayı M.Ö. 23 Ekim 4004 yılında yarattığını bularak ulaşmıştı.
~•~
19. yüzyılda, Amerikalı kölelik savunucularının insan ırklarının aslında birbirlerinden ayrı ve doğuştan eşit olmayan canlılar oldukları görüşü (poligeni), uygulanan insanlık dışı zulmü haklı çıkartmayı kolaylaştırıyordu.
Bilimin ırkçılığı ve beyazların üstünlüğünü kanıtlamak için kullanılabileceğini söyleyen İsviçre-Amerikalı afetçi biyolog Louis Agassiz'e göre ise Siyahi Adem, Moğol Adem ve büyük ihtimal bir Amerikalı Adem olmalıydı...
~•~
Öjenik (eugenics), "iyi soy" hareketi bir dereceye kadar hep var olmuştu. Örneğin, Talmud olarak bilinen eski Yahudi yasaları, bilgin kızlarıyla evlenebilmek için yeterli paraya sahip olmaları için erkekleri bütün mallarını satmaya teşvik eder; bu şekilde çocukları daha zeki olacaktır.
Nitekim ancak 19. yüzyılın sonlarında öjenik hareketi gerçek anlamda başlamıştı... Avrupa'da tutuldu ve karanlık bir akım olarak Alman ırkının hijyeni (rassenhygiene) olarak ortaya çıktı...
1910 ve 1920'li yıllarda ABD tarafından zekası normalin altında olanların zorla kısırlaştırılmasını bilimsel olarak meşrulaştırmak için bu görüş kullanıldı...
1940'larda Naziler tarafından Yahudilerin, Çingenelerin, homoseksüellerin ve diğer aşağı olduğu düşünülen toplulukların düzenli şekilde yokedilmesi bilimsel meşruiyetini öjenik ilkelerin uygulanışında buluyordu. Fiziki antropoloji kendisinin "işe yarar" olduğunu kanıtlamak için yaptığı yarışta hile yapmıştı...
E Pluribus Unum - Çoktan Tek...
"Bizim çoğu zaman başlangıç dediğimiz şey sondur.
Bir şeyi sonlandırmak, bir başlangıç yapmaktır.
Başladığımız yer sondur."
T.S. ELIOT (1888-1965)
Evrim
Genetik farklılıklar insan çeşitliliği incelenirken hayati bir öneme sahiptir çünkü gerçekte evrime neden olan şey genetik değişimlerdir. En kısa ve yalın anlamda evrim, zaman içerisinde bir türün genetik yapısının değişmesidir.
Ockham'ın Usturası...
"Çokluk gerek olmadıkça ileri sürülmemelidir."
OCKHAM'LI WILLIAM (1285-1349)
Tutumluluk (parsimoni) olarak bilinen bu evren görüşü, dünyanın karmaşıklığını anlaşılabilir parçalara ayırmada kullanılan bir yoldur ve yalın olanın karışık olana yeğlenmesidir.
"Tanrı ve doğa asla gereğinden fazlasıyla iş görmez, hep en az çabayla işler..."
ARİSTO (MÖ. 384-322)
DNA
Hepimizin genlerinde yazılı bir tarih kitabı vardır... Moleküller atalarımız tarafından genomlarımıza bırakılan zaman kapsülleridir. Yapmamız gereken tek şey onları okumaktır... Bu şeref de genlerimizi gerçek anlamıyla biçimlendiren molekül olan DNA'ya aittir...
Neandertal & Homo Sapiens...
Linnaeus (İsveçli bilim adamı Carl Von Linné, 1707-1778) türümüze, benzersiz gelişkenlikteki aklımız yüzünden Latincede "bilge adam" anlamına gelen Homo Sapiens ismini vermişti (1758).
Başka insansı türlerin geçmişte varolmuş olduğu ise 19. yüzyıldan beri bilinmekteydi.
1856'da Almanya'nın Neander Vadisinde kafatası bulunan Neandertal (Tal Almanca'da vadi demek) Adamı ilk başta şekli bozuk bir çağdaş insan kalıntısı olarak algılanmıştı; ancak sonradan yaygın ve farklı bir insansı (hominid) atanın kalıntıları olduğu anlaşıldı. Böylece insanın ilk atası ilk defa bilimsel olarak tanınmış oldu ve insansı soyun zaman içerisinde evrimleşmiş olduğuna dair somut bulgular sağlandı.
Homo Erectus...
Eugene Dubois'nın 1890'da bulduğu "Javalı Adam" benzeri fosillerin 1920 ve 30'larda Çin'in Zhoukoudian bölgesinde keşfedilmesi Dubois'nın maymun-adamının Asya'da yaygın olduğunu gösterdi.
1950'lerde Zhoukoudian'lı "Pekinli adam" ile "Javalı adam" birleştirilmesi soyu tükenmiş yaygın bir insansı türün var olduğuna dair ilk sağlam kanıtı sağlamıştı: "Homo Erectus".
Bugüne kadar bulunan en eski Homo Erectus fosilleri yaklaşık 1.8 milyon yıl önceye gidiyor ve bunlar Doğu Afrika'da bulundu (Homo Erectus'un Afrikalı çeşidine Homo Ergaster de denilir). Kendi cinsimiz Homo'nun su götürmez üyeleri orada keşfedildiğinde Afrika kökeni hipotezi yaygın bir şekilde kabul edilir hale geldi. Muhtemelen 100 bin yıl içinde Doğu Asya'ya ulaşmışlardı...
Afrikalı Havva...
Mitokondriyal verilerden çıkan sonuç, modern insanların yakın zamanda Afrika'da evrimleşmiş oldukları ve ardından kürenin geri kalanını iskan etmek için dağıldıkları ve bu süreç içinde hominid kuzenlerimizin (homo erectus) yerine geçtikleridir.
Hepimiz Afrika'da 150 bin yıldan daha kısa bir süre önce yaşamış tek bir kadının çok eski olmayan soyundan geliyoruz...
Havva'nın Kocası...
Aden Bahçesi ve Adem'den önce
Havva'nın neden benzersiz olduğunu açıklığa kavuşturmamız gerekiyor. Havva mitokondriyal soy ağacının kökünü teşkil eder ve böylece dünya üzerindeki herkesi ortak bir maternal geçmiş altında birleştirir.
Araştırmalar, Y-kromozomunun şeceresindeki en eski çatallanmaların Afrika'da gerçekleştiğini göstermekteydi. Diğer değişle, erkeğin aile ağacının kökleri Afrika'daydı. mtDNA'nın kadınlar için verdiği cevabın tam olarak aynısı.
Şok, en eski ortak atanın yaşı için tarih kestirildiğinde geldi. Günümüzde yaşayan bütün erkeklerin nihayetinde Y-kromozomlarını aldıkları bu adam, 59 bin yıl önce yaşamıştı. Havva için kestirilen tarihten 80 bin yılı aşkın bir süre sonra !.. Adem ile Havva hiç tanışmamışlar mıydı ?..
Adem & Havva...
Hepimiz, geçmişte bilinmeyen bir süre boyunca yaşamış tek bir genetik varlıkta kaynaşırız. Ancak eninde sonunda, geçmişte birkaç bin nesilden öteye gittiğimizde bir engele çarparız. Bu noktaya ulaştığımızda, insanın genetik çeşitliliğinin bize atalarımız hakkında söyleyebileceği başka bir şeyi kalmaz.
Havva ile Adem'in temsil ettikleri tarih (150 bin ve 59 bin yıl önce) yalnızca geçmişe doğru bakarken mtDNA ve Y-kromozomu soyumuzda genetik çeşitlilik görmeyi bıraktığımız tarihtir. Ayrıca, genetik tarih kestirimleri - arkeolojik tarihlerde olduğu gibi - eski popülasyonlar konusunda tamamen isabetli olmayabilen bazı tahminler içerirler.
Adem ve Havva'nın yaşı konusunda kestirimlerimizden çıkarılabilecek asıl sonuç, kestirdiğimiz en geç tarihten (60 bin yıldan) daha önce Afrika'nın dışında yaşayan hiçbir modern insanın olmadığıdır. Bu, bütün modern insanların en az 60 bin yıl öncesine kadar Afrika'da oldukları anlamına gelir...
"Bilimin hedefi sonsuz bilginin kapısını aralamak değil, sonsuz hataya bir sınır koymaktır."
BERTOL BRECHT - Galileo'nun Yaşamı
"Erkeksiz bir kadın bisikletsiz bir balığa benzer."
GLORIA STEINEM (1934-)
Spencer Wells (1969-) |
~©~
0 Yorumlar